Transhümanizme Giriş

Transhümanizme Giriş – 1
31 Ocak 2013 10:29



Transhümanizme Giriş – 1
Okuyacaklarınız Transhümanizme Giriş
adı altında topladığımız bir yazı dizisinin ilk kısmıdır. Gözlerimizin
önünde hızla büyüyen bir sistemi nasıl olur da şimdiye kadar göremedik,
duyamadık deyişimizin kelimelerle ifadesidir belki tüm yazdıklarımız. Bu
kadar aşikâr, ama bir o kadar da örtülü bu sistemin terminolojini ve
neleri amaçladığını anlamak ve sizlere aktarabilmek ana hedefimiz
olacaktır.
Transhümanizme Giriş
Transhümanizmin ne
olduğunu ele almadan önce hümanizmin ne olduğunu ya da ne olmadığını
hatırlayalım: Hümanizm, insana dair konulara dinlerin ya da inanışların
ve bunlarla ilişkili kavramların ışık tutmasını istemeyen, bunu yaparken
herhangi dini karşısına almayan, kavgaya tutuşmayan bir akımdır.
Kaynaklar onun için doğaüstü güçlerin varlığıyla ilgilenmeyen etik tabanlı bir görüştür
der. Türkçemize insancılık olarak tercüme edilmiştir, otorite
karşısında insanı özgürleştirme olarak da tanımlanır. Daha iyi bir dünya
hedeflediği iddia edilen hümanizm, agnostisizme (bilinemezcilik) hatta
ateizme (tanrıtanımazlık) daha yakın duran bir görüştür aslında. Oysa
birçok insan hümanist kelimesini sadece insancıl, diğergâm, insanları
sevme ülküsü olan anlamında tanımlamakta ya da algılamaktadır.
Bir açıdan
bakıldığında, transhümanizm, hümanizmin bir sonraki adımı olarak
görülebilir, ancak konuya farklı disiplinleri birlikte değerlendirerek
bakmak gerekmektedir. Transhümanizm, bilim ve teknolojinin tüm
imkânlarının transhuman kelimesi ile tanımlanan dönüşmüş bir insan için seferber edildiği bir sistemdir. Transhuman, yani bu dönüşmüş insan posthuman
adı verilen daha sonraki bir evre için geçiş mahiyetindedir. Posthuman
ise bize göre daha güçlü ve sağlıklı, yaşlanma etkileri azaltılmış
(hatta ortadan kaldırılmış), fiziksel-zihinsel-duygusal kapasiteleri çok
üst düzeye çıkartılmış bir öte-insandır.
Bu noktada belki Nietzsche’nin Übermensch kavramını hatırlamakta yarar var. Übermensch Almanca’dan dilimize üst-insan, insanüstü, süperinsan,
öte-insan ya da insanötesi olarak tercüme edilebilir. Biz yazımızda
Übermensch yerine üst-insan terimini kullanacağız. Nietzsche üst-insanı
şu şekilde tanımlıyor: “İnsan, hayvan ile üst-insan arasına
bağlanmış bir halattır, öyle bir halat ki, bu halat bir uçurumun
üzerinde yer alıyor. ” (“Der Mensch ist ein Seil, geknüpft zwischen Tier
und Übermensch, – ein Seil über einem Abgrunde.”). Başka bir
tanımlamasında “Maymuna oranla insan neyse, insana oranla üst-insan da
odur” der Nietzsche. Yine bir başka yerde Nietzsche “İnsanlık içinde,
ortalama insandan başka, daha yüksek ve daha güçlü bir insan türünün
gerçekleşmesi gerekir.” demiştir. Öte yandan 1871 yılında Fransız
oryantalist ve dinbilimci Ernest Renan’ın “Nasıl insanlık hayvanlıktan
ortaya çıktıysa, ilahlık da insanlıktan ortaya çıkacaktır” fikri dikkat
çekmektedir. Bu fikir günümüz transhümanistlerinin “bizler tanrılar
olacağız” deyişi ile büyük benzerlik göstermektedir.
Bu öte-insandan
(posthuman), uzayda koloniler kurması, süper zeki makinelere dönüşmesi,
fiziksel varlığından sıyrılarak sanal gerçeklikte yeni bir hayata yelken
açması gibi özellikler beklenmektedir. İnsanoğlunun bu dönüşümü
sürecinde kullanılan bilim ve teknolojinin imkânları NBIC (Nano, Bio,
Info, Cogno), yani nanoteknoloji, biyoloji, iletişim ve cognitive (bilişsel) başlıkları altında ele alınmaktadır. Transhümanizm disiplinler arası (interdisciplinary)
bir sistemdir, zira filozoflar, fütüristler (gelecekçiler), hippiler,
bilim adamları, hukukçular, sosyologlar, tıp doktorları, mühendisler,
sanatçılar, edebiyatçılar, psiko-farmakologlar, genetikçiler, teknoloji
merkezleri, şirketler, bürokratlar transhümanizmin başarısı için
faaliyet göstermektedirler. Sadece birkaç on yıldır kendini göstermeye
başlayan bu sistemin başarısı için kimileri yüzyıllardır hazırlık
yapıyordu. Bu yazıda bu sistemi daha yakından tanımaya çalışırken
sürekli geçmişe dönmek durumunda kalacağız.
FM-2030
“Geleneksel isimler bir kişinin soyunu, etnik kimliğini, milletini ve dinini tanımlar. Ben ne on yıl önceki ne de yirmi yıl sonraki kişiyim. FM-2030 ismi 2030’lu yılların ne denli büyülü zamanlar olacağına dair inancımı yansıtıyor. 2030’da yaşsız olacağız ve herkesin sonsuza kadar yaşayabilecek mükemmel bir şansı olacak. 2030 bir düş ve bir amaç…” - FM-2030
Bu ifade 2030 yılında sonsuz hayatı yakalayacağına inanarak ismini FM- 2030 olarak değiştiren Feridun M. Esfandiary’e ait.

FM-2030 (1930 – 2000)
Esfandiary Ekim 1930’da İran’lı bir diplomatin çocuğu olarak Brüksel’de dünyaya gelir, babasının vazifesi dolayısıyla çocukluğu birçok ülkede geçer, öyle ki 11 yaşına gelene kadar 17 ülkede yaşama fırsatı bulur ve bu fırsatı bir ailenin çocuklarına verebileceği en güzel hediye olarak tanımlar. İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra 1948 Londra olimpiyatlarında Iran milli basketbol takımında yer alır. 70’li yıllarda tüp bebek, tele-konferans, tele-alışveriş, tele-tıp gibi kavramlardan söz eder. 1989 yılında CNN’de Larry King ile söyleşisinde uzayda kolonileşmeden ve ölümsüzlükten bahseder. Larry King programında Esfendiary’nin yeni çıkan “Are you a transhuman?” başlıklı kitabını da izleyici ile tanıştırır. Kitabında “Sen bir transhuman mısın?” diye soran Esfandiary, The New School’da verdiği dersler esnasında transhuman kelimesini “yeni evrimleşen varlıkların ilk tezahürü” olarak tanımlar.

“Are You Transhuman?” Kitabı
Transhuman kelimesini Türkçemize geçiş insanı olarak çevirebiliriz. “Sen bir geçiş insanı mısın?” sual-cevap biçiminde 25 test içeren okuyucu ile etkileşen bir kitap. İlk test “kelime hazineniz ne kadar güncel” üzerine kurulu. Bilim ve teknolojinin kelimelere yüklediğimiz anlamları nasıl değiştirdiğini, ya da zihnimizdeki kavramları ne tür yeni kelimelerle ifade ettiğimizi ele alıyor. Değişimin kelimelere yüklenen anlamlar, yeni üretilen kelimeler ya da evrilen kelimeler ile başladığını vurgularcasına… İkinci test telefon bankacılığı, elektronik bankacılık gibi araçları ne kadar kullandığınızı sorguluyor. Seksenlerin sonunda günümüzün elektronik ticaretini görür gibi FM-2030. Okulun bir sonraki safhası tele-eğitim, hastanenin bir sonraki safhası tele-tıp diyor… Daha da ileri bir görüş sergileyerek her insan üzerinde ve içinde alıcılar vericiler içererek sisteme bağlanmış olacak diyor. Testler devam ediyor ve son test “Sen bir geçiş insanı mısın?” başlığı ile veriliyor.
Esfandiary, dünyaya
Feridun ismi ile gözlerini açar ancak 2000 yılının Temmuz ayında
pankreas kanseri sebebiyle FM-2030 olarak tekrar gözlerini yumar. Hayal
ettiği 2030’a ulaşamasa da bedeni Arizona’da ALCOR merkezinde ileride “yeniden canlandırılmak” üzere muhafazaya alınır.
ONALTIYILDIZ'dan alıntı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder