Singularity ve Hollywood – 2

Hollywood’un Büyüsü
3 Nisan 2013 09:08



Singularity ve Hollywood – 2
Hollywood’un Büyüsü
Bir
yönüyle Hollywood, “kendini gerçekleştiren bir kehanet” için üzerine
düşeni yapmaktadır. Milyarlarca dolar kaynak harcayarak, büyük kablolu
kanallar, ulusal televizyonlar , yükselen yönetmenler – henüz ortaya
mantıklı bir çerçeve çıkmasını dahi beklemeden- Singularity’yi ve hatta
Singularity Düşüncesi ve gelecek projeksiyonunda olan felaketleri bile,
kaderi bir sonuç gibi kabullenmekte ve kabul ettirmeye
çalışmaktadırlar.
Aslında,
izleyici kitlesinin, ortalama olarak herhangi bir konuda düşünsel
açıdan beslenmek gibi bir talebi yoktur. Kitlenin tek ihtiyacı, iyi bir
hikâye dinlemektir. Dolayısıyla izledikleri şeye, daha çok empati
kurabildiği, dramatik hikayesine dokunabildiği, sevdiği bir karakter
üzerinden dahil olur. Bir kere karakterle özdeşleşme, kendini bir
tutma eğilimi başladıktan sonra, o karakterin doğruları, izleyicinin
doğruları olmaya başlar. Tam bu noktada, yavaş yavaş fikir/düşünce
ekimine geçilir. Karaktere duyulan aşk/bağlılık nispetinde, izleyici
kendinden vazgeçmeye başlar. Çünkü ekranda gördüğü karakter, bazı
açılardan ona benzemekte ama zorlukları aşmak, güzellik, akıl, beceri
gibi pek çok yönden kendisine üstün gelmektedir. Karaktere bağlı
olarak gelişen bu alter ego/ikinci kişilik, zaman içinde asıl kişiliğe
de baskın hale gelebilir. Bu durum, diğer bir ifade ile: İnsanın
psikolojik sağlığını ağır biçimde tehdit edebilmektedir. Bu saldırı
karşısında, izleyici asli bir varlık şuuruna sahip değil ise artık
düşünceleri ve hayatı ile ilgili kararları kendi vermez. Artık gelişen
ikinci kişiliği; film/dizi kahramanına bağlı kişiliği, karar verir.
Bir de en başta size bu propagandayı yapan filmi/diziyi satın aldığınızı
yani aslında satın almaya değer gördüğünüzü düşünürseniz bu süreç
–ikinci kişiliğin güçlenme süreci- hızlanabilecektir. Zaman ayırdığınız
bir işe, bir de ayrıca para yatırmış olacaksınız; bir yönüyle sizi
kendinizden kurtarıp bir başka kişiye dönüştürmesi için birine
“psikolojik estetik ”parası ödeyeceksiniz. Paranızın ve zamanınızın
karşılığı olarak bir ikinci kişilik satın almış olacaksınız.
Hakikatini
bilmeyen insan, hakikatsiz halinden nefret etmiş ve bu nefret ettiği
kişiden kurtulmak için herkese ve her yere para ve zaman harcamaya
başlamıştır. Kendi benliğinden kurtulmak için suikastçı arayışına
girmiştir. Çağımızda, Hollywood veya daha geniş anlamıyla tüm görsel
hikâye anlatıcılığı, insanların bu zaafına/”ihtiyacına” göre hareket
eder. Dolayısıyla Hollywood büyüsünün
özü: (1)Karakter ile Özdeşleşme/Benzeşme ve bunun sonucu olarak,
(2)Karakterin Dünya Görüşünü benimseme üzerinedir. Bir nevi,
insan kişiliği üzerine yapılan bu büyünün, temalara olan ihtiyacı,
temaların bu büyüye olan ihtiyacından çok daha azdır. Singülariteryen
tezlerin işlendiği ve zarar eden veya singilariteryen tezleri işlemediği
halde kar eden pek çok proje de bunun ispatıdır zaten. Sonuç olarak;
singülariteryen tezler, aslında, Hollywood’u etkisine alan bir
düşüncenin, dayatmak istediği bir gelecek projeksiyonundan
kaynaklanmaktadır. Bir yönüyle Hollywood, “kendini gerçekleştiren bir
kehanet” için üzerine düşeni yapmaktadır. Milyarlarca dolar kaynak
harcayarak, büyük kablolu kanallar, ulusal televizyonlar, yükselen
yönetmenler – henüz ortaya mantıklı bir çerçeve çıkmasını dahi
beklemeden- Singularity’yi ve hatta Singularity Düşüncesi ve gelecek
projeksiyonunda olan felaketleri bile, kaderi bir sonuç gibi
kabullenmekte ve kabul ettirmeye çalışmaktadırlar.
Hollywood
‘un/Görsel Endüstrinin tesirine, tarihteki bazı trajik başarıları
çerçevesinde bakarsak daha iyi anlamış olacağız. Amerikan Rüyası, son
60 yılın Amerikan Ekonomi-Politiği üzerinde Hollywood’un etkilerini
anlatan ve bu gücün çok önemli propagandalar, ekonomik, sosyal
trendlerin inşası için kullanıldığını gösteren bir örnektir.
Hollywood Büyüsü’ne Bir Örnek: Kabusa Dönüşen Rüya
Amerika,
İkinci Dünya Savaşı sonrasında, düşük yoğunluklu kalkınma modelini
seçti. Amaç, nüfusun banliyölere (suburb) doğru kaydırılmasıydı. Bu
model üzerine Amerikan Sinema Endüstrisi, “Amerikan Rüyası”nı inşa
etti. Amerikan Rüyası ana hatları ile banliyö yaşamını cazip göstermek
üzerineydi: Büyük Ev, büyük araba,geniş yollar, yeni evler için yeni
eşya ve büyük mutfaklar için büyük buzdolapları ve fırınlar… Orta
sınıfın özendirildiği bu hayat ile tüketime teşvik edilmesi esastı.
Başlangıçta, Amerika için bir projeydi, sonunda ise bütün dünyanın
gördüğü bir rüyaya dönüştü. Ortalama bir sinema filmi izleyicisi için,
Amerikan banliyösünde bir ev sahibi olmak, bir gaye-hayal konumuna
yükseldi. Ekonomik gelişme de sağlandı ve yıllar içinde emlak sektörü,
Amerikan ekonomisinin lokomotif sektörü oldu. Sonuç ise, bugün
itibariyle 15 Trilyon Dolara varan bir mortgage borç stoğudur. 1865
yılında köleliğin kalktığı Amerika’da, 2008-2009 emlak krizleriyle
kölelik, sessiz sedasız tekrar tesis edildi. Bu sefer, insanlar
kendilerini 20-30 yıl içinde dahi ödeyebilecekleri şüpheli olan mortgage
kredileri üzerinden “gönüllü” olarak köleleştirdi. Birçok Amerikalı,
bu maceraya nasıl sürüklendiğini hiçbir zaman anlayamayacak. Hollywood
Filmlerinde gördüğü hayatları ve karakterlerin tercihlerini, nasıl
benimsediğini anlayamayacak, çünkü bütün bunlar bir anda dayatılmadı. O
rüyaya/ büyüye, yavaş yavaş kendini kaptırdı ve duygularının,
düşüncelerinin nasıl manipüle edildiğini anlamadan, bir köleye dönüştü.
Sanırım bu noktada Hollywood, Amerikan orta sınıfını tüketime
sürükleyen ve Amerikan Rüyası İmgesini yaratan bir merkez olarak günah
keçisi olmayı hak eder.
Eğer
bu ve benzeri örnekler iyi analiz edilirse, Singularity ve Hollywood
ilişkisinin, geleceğin trendlerini belirlemede ne derece etkin bir rol
oynayabileceği ortaya çıkar. Bir zamanlar Amerikan Rüyası’nı
satanlar; şimdilerde aynı usul ile Singularity Rüyası’nı satıyorlar. Ne
yazık ki bu rüya öncekinden farklı olarak en başından beri bazı kabus
senaryolarını içeriyor.
(Singularity’nin
gelecek projeksiyonu ve insanlığa yaşatabileceği acılar ile ilgili daha
detaylı bir görüş için, Araştırmacı-Yazar Oktan Keleş’in yazdığı bir
roman serisinin beşinci kitabı olan “Deruni Devlet” isimli eseri
şiddetle tavsiye ediyorum.)

Singulariteryen Temaları filmlerinde sıkça kullanan Ünlü Yönetmen Steven Spielberg
Singülariteryen Temalı Filmlerin Bütçeleri ve İçerikleri Üzerine
FİLMİN ADI | FİLMİN BÜTÇESİ
(MİLYON DOLAR) |
---|---|
A.İ. |
100 |
Eagle Eye | 80 |
I Robot | 120 |
Frankenstein | 45 |
X-Men | 75 |
X-Men First Class | 160 |
Robocop | 100 |
Matrix | 63 |
Matrix-2 | 150 |
Matrix-3 | 110 |
Terminator-2 | 150 |
Terminator-3 | 200 |
Terminator-4 | 200 |
Gattaca | 36 |
Blade Runner | 28 |
Ironman | 140 |
Spiderman | 140 |
Tron Legacy | 230 |
Amazing Spiderman | 230 |
Bicentennial Man | 100 |
Total Recall | 60 |
Star Wars-1 | 115 |
Star Wars-2 | 115 |
Star Wars-3 | 113 |
Filmlerin içerikleri ile Singularity temalarının kesişimleri aşağıdaki gibidir:
Yapay
zeka(1), Ruhu/İrade/Şuuru Olan Robotlar(2),Hafıza Ekimi(3), Bionik
İnsanlar(4),Yapay Genel Zeka/Singleton(5), Virtüel Cennet/Cehennem(6),
Transhuman(7), Posthuman(8), Robot-İnsan Savaşı(9), Robot Hakları(10)
vs…

ONALTIYILDIZ'dan alıntı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder